17 Ocak 2011 Pazartesi

BİR ÇEŞİT TESPİT

-Kitaplar güzeldir, çarpıcı girişi olan kitaplar daha da güzel gelir bana. Mesela "bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." Şahane bir örnek bence. Kitaptan bağımsız düşünürsek modern insanın yaşadığı hayattan sıkılıp yeni dünyalara yelken açma arzunun tek cümlelik özetidir bu ifade. İçinde başlangıç var, merak var, kişideki örümcek hislerini harekete geçiren herşey var. Bir gün bir kitap yazarsam ben de böyle çarpıcı bir giriş yapmak isterim. Ama tabi benim adım Orhan Pamuk değil. Ben basit bir adamım. Benimki daha yalın bişi olur. Örneğin "hayatım latin dansı yapan erkek bir dansçının poposu gibi bir o yana bir bu yana sallanıyordu" . Bence bu da güzel. İçinde hareket var, karmaşa var, odaklanma var, gizli eşcinsellik bile var. (İnsanın kendine yaptığı kötülüğü kimse kimseye yapamaz, durduk yere bak şindi)

-Bir de kaleciler hakkında bişiler yazmak isterdim. Malum, kaleciler hep yalnız adam olarak anılagelmiştir. Oliver Kahn bunu "gol yedikten sonra topu filelerden çıkartıp kafanı kaldırdığında takım arkadaşlarının ancak sırtını görürsün diye" bir aforizmayla süslemişti. O yüzden sanırım kalecilerin gaza gelmesi çok başka oluyor. Örneğin penaltı kurtaran kaleciyi düşünün bir. Rakip penaltıyı kullanmış, kaleci doğru köşeyi tahmin etmiş ve mükemmel bir zamanlama ile topu kucaklamış. Artık o kaleciyi kimse tutamaz. Bir anda "Edriyiınnn" diye bağıran Rocky'e dönüşür. Bağırmalar, çağırmalar, takım arkadaşlarının kutlamalarına "dis is Spartaaaaa mına koyim "diye hallenmeler...

Böyle bir manasız çoşkuyla koşmaya başlayanlar vardır bi de. Topu kaptığı gibi depara kalkar. "Dur, nereye böyle elinde top" diyemezsin. Çiğner, geçer. Ama kaleci coşkusu iyidir. Kalecinin hayata küstüğü an çok acıdır çünkü. Üstad nazmiye demirel'in yıllar önce ifade ettiği gibipeşpeşe gol yiyen kalecinin s... hayatı oturuşu nefis bir özettir günümüz kalecisi için. Öylesine acımasız bir ortamda, sürekli yalnızlığı yüzüne vurulan adam sert olur, sevinci de öyle

Hiç yorum yok: