22 Kasım 2011 Salı

BURN AFTER READİNG


Aslında ortada dişe dokunur hiçbir mevzu yokken hiç sıkılmadan akıp giden 96 dakikalık şahane bir hikayeyi paylaşmanın hazzıyla huzurlarınızdayım. Seinfield tarzı, "hiçbir şey hakkında" komediyi sevdiğim için bu filme bayıldığımı söylemem lazım ve işte söylüyorum. Bu filme bayıldım. (Bu "bilmemne yapmak lazım" kalıbına ayrıca hastayım. Tebrik etmek lazım diyor mesela, e et o zaman, tutan mı var?)

Senaryo, bir delinin kuyuya taş atması esasına dayanıyor. 40 akıllı (!) bir araya gelip taşın kuyudan çıkması konusunda bir gelişme olmayınca ortada hiç hakkında şahane bir komedi çıkıyor.

Burn After Reading, Coen kardeşlerin elinden çıkma, zengin oyuncu kadroyla dikkat çeken bir film. Filmde kimler yok ki? George Clooney, Brad Pitt, John Malkovich, Tilda Swinton, Frances McDormand (Fargo'daki uyuz kadın polis) Hani böyle ismi büyük oyuncular bir araya geldiğinde zaman zaman ortaya berbat işler çıkıyor ya, Burn After Reading asla öyle bir film değil. Nasıl olsun ki? Bir yandan Brad Pitt, bir yandan George Clooney, içi boş birer jönden ibaret olmadıklarını göstermek için adeta yarışa girmişler. Şu kadar söyleyeyim, George Clooney'in canlandırdığı karakterin gerçek bir "yavşak" olarak aramızda yaşadığına, Brad Pitt'in karakterinin ise dünyanın en sevimli ve boş kafalı adamı olduğuna inanıyorum. İkilinin birlikte oynadığı, bana biraz Pulp Fiction'ı çağrıştıran ölüm sahnesi, belki de sinema tarihindeki en komik ölüm sahnesi olabilir. Brad Pitt komediye ne kadar uygun bir adam olduğunu daha önce de göstermişti ama Burn After Reading zirve noktası olabilir. "Kaybeden" rolünde gördüğümüz (daha doğrusu ben gördüm, seni bilmem ehe) John Malkovich "fuck" parantezine alınabilecek diyaloglarıyla Tony Soprano'ya rakip olabilir.

Genel toplamda film sana hiçbir şey anlatmayacak ama çok eğleneceksin.

1 yorum:

Zeze dedi ki...

listeme yazdım !