27 Nisan 2009 Pazartesi

DEVLETSEVER

3 Mart 2009 tarihinde başı gövdesinden ayrılmış genç bir kızın cesedi Etiler'de bir çöp konteynırında bulundu. Ortada bir ceset vardı: Henüz 17 yaşında olan Münevver Karabulut'un genç bedeni

Ortada bir şüpheli de var. Ama polis 3 Mart 2009 tarihinden bu yana şüpheliye ulaşamıyor. Polisin şüpheliye ulaşamaması kabul edilemez ama anlaşılabilir. Böylesine bir cinayeti işleyen kişi ortadan kaybolmak için önceden hazırlık yapmış olabilir.

Ama İstanbul Emniyet Müdürlüğü makamını işgal eden bir kimsenin bu denli insaniyetten uzak olması anlaşılamaz ve kabul edilemez. Neden mi? 26 Nisan 2009 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde bir röportaj yayınlandı. İstanbul'un asayişinden sorumlu kişi, cinayeti aydınlatmak için ne gibi bir çalışma yaptığını anlatmak yerine ölen genç kızın ailesini kızlarını yeterince takip etmemekle, gece geç saatlere kadar dışarıda kalmasına müsaade etmekle suçluyordu.Bu hiç bir kalıba girmeyecek tuğla kadar kalın laflar üzerine cilt cilt kitap yazılabilir. Sözün sahibinin kafasının çalışma prensipleri araştırılabilir. Şu olabilir, bu olabilir. Ama hiç bir şey bir babanın, evladını yitirmiş bir başka babaya bu denli yabancı kalmasını açıklayamaz.
Emniyet Müdürü olarak işinin gereğini yerine getiremiyorsun onu anladık, bunu anlamamız için sayısız fırsat verdin bize: Hrant Dink cinayeti, 1 Mayıs'ta alınan güvenlik önlemleri (!), vatandaşların verdiği doğal tepkilere övgüler (!) v.s. v.s.
Bari seni duygusuz, devletsever bir robot yerine insan suretinde görmek için imkanı tanı bizlere. Bu kadarını yapabilirsin, evladını toprağa vermiş bir babanın halinden anlayabilirsin. Onu da yapamıyorsan:http://cerrahistifa.blogspot.com/

1 yorum:

Mehmet Reşit dedi ki...

Sanırsın metropol şehrin emniyet müdürü değil de, Rüstempaşa mahallesi ihtiyar heyeti azası, dedikodu yapıyor.

Ulan o bile kıytırık siyasi/sosyolojik kimliğiyle konuşuyor olsa etmez böyle bir herze.