Adamın biri çıktı televizyona, "sezgisel yöntemle duyumsadığı içindeki müziği" yapıyormuş. Böyle neredeyse tiyatrocu bir ses, rahat bir oturuş, ince uzun parmaklarını üzerinde kaydırdığı gitarın telleri... müthiş bir kompozisyon. Nasıl şanzelize, o nasıl bir bonmarş:)
Ben ise "göbeğini kaşıyan adam" rolünde kendimi oynuyorum. "Sezgisel ne lan" derken içimdeki müzik metan gazı biçiminde yanıt veriyor.
İkimizi de yaratan aynı Tanrı'ysa aradaki farkın hesabını kime sormalı?
1 yorum:
"sezgisel yöntemle duyumsamak", "kılgısal usun eleştirisi", böyle bir gak guk taş devri öztürkçeciliği.
Tutuyorum kendimi, "böyle konuşan adam var mı" diye de sormuyorum da.. Hayır, güzel de değil ki; estetik değil, hoş değil.. Aguk buguk işte.
Yorum Gönder