19 Nisan 2012 Perşembe

NO PASARAN

Üzerinize afiyet, Fenerbahçeliyim. Aklımın erdiği günden beri Fenerbahçe'yi tutuyorum. Bugüne kadar sayısız maçını seyrettim, bir kez bile şöyle koltuğa yaslanıp rahat rahat maç seyrettiğimi hatırlamam. Fenerbahçeli olmak değişik bir histir. Sevdiğin kızın peşinden koşar, yüz bulamazsın ama yine de sevginden vazgeçmezsin, bir zaman sonra fark edersin ki senin asıl sevdiğin o acı çekme hali, o melankoli. İşte öyle bir şey Fenerbahçeli olmak. Neyse, bütün bu duygular benimle çubuklu forma arasında, yuvarlanıp gidiyoruz iyi kötü. 

Ama taş koyanlar var. Takım, tacı üzerinde hak iddia eden rakiplerinden birini evire çevire yenmiş, taraftar mutlu ama başka şeyler konuşmak zorunda bırakılıyoruz. Çünkü o formanın emanet edildiği oyunculardan biri olmadık laflar etmiş, onun üzerinden Fener'e sallamak için fırsat bekleyenlerin yüzünü güldürmüş. 

Bir insanın sinirlendiği zaman sonradan pişman olacağı şeyler yapmasını ya da söylemesini anlarım. Hepimiz insanız, hatalar insanlara mahsus...Bazen kantarın topuzunu kaçırıp küfür de ederiz. Bu en fazla bizim terbiyemizin, olgunluğumuzun sorgulanmasına neden olur. Ama bir insan, sinirlendiğinde ağzından ırkçılıkla ilişkilendirilebilecek sözler çıkıyorsa, çok da sorgulamanın anlamı yok. O adam ırkçıdır. Ne kadar tahrik edilirse edilsin, ne kadar heyecanlı olursa olsun, öfkelendiğinde karşındaki insanın kökenine saldıran ırkçıdır. 

Ben, aşkla sevdiğim formanın altında ırkçı zihniyetin kol gezmesini istemiyorum. Benim tuttuğum takımda, benim ligimde, benim ülkemde böylesine zavallı bir düşüncenin hayaletinin dahi dolaşmasını istemiyorum. 

Geçit yok, ırkçılığa ve faşizme stadyumda da geçit yok

1 yorum:

Umudum dedi ki...

imzamı atarım..