Bilindiği üzere Ankara, İç Anadolu'nun ortalarında yer alan, ortalama bir şehir olup ülkemizin başkentidir. Bir renk olarak griyi, karakter olarak devlet memuru ciddiyetini seçmekle suçlanan (!) Ankara'nın esasında bu işte hiçbir suçu yoktur. Her ne kadar dünyamızın 3/4'ü sularla kaplı olsa da Ankara ayak dışıyla falso verilerek Orta Anadolu'nun ortasına konuşlandırıldığı için bu (deniz) nimetten yoksundur. İnsanların özürleriyle alay etmek bir zeka durgunluğu belirtisidir ancak Ankara'nın deniz yoksunluğunu yüzüne yüzüne vurmak sizi densiz değil, şair ruhlu bir deniz aşığı yapar. Bütün deniz kıyısında yaşayanlar kıyısında yaşadıkları denizin farkında değildir ama iş Ankara'ya yalınkılıç girişmeye geldiğinde herkes bir anda Halikarnas Balıkçısı'na dönüşür. Varsın dönüşşünler, Ankaralılar balık sever.
Son dönemde, biraz da Emrah Serbest ve onun kitaplarından uyarlanarak televizyonda yayınlanan Behzat Ç'nin sayesinde hafiften bir Ankara sevgisi yeşertilmeye çalışılsa da Ankara, Behzat Ç'den ve cinayet bürodan ibaret değildir. Feridun Büyükyıldız'ın kaleme aldığı ve Phoeniz Yayınları'ndan çıkan Başka Kent Ankara, bu gerçeğe vurgu yapan, gayet eğlenceli bir kitap.
Ankara'nın bir zamanlar dinler arasında bir hoşgörü merkezi olduğu, Etlik, Dikmen gibi semtlerin kayak ve binicilik sporlarına ev sahipliği yaptığı, artık soyu tükenmiş olan Anadolu Parsı'na en son Ankara'da rastlandığı, Gençlerbirliği'nin hangi şartlar altında kurulduğu, değişik mimarisiyle hemen göze çarpan Dil Tarih'in kim tarafından inşa edildiği gibi enteresan bilgilere ulaşabileceğiniz kitap benim için okunması gereken kitaplar arasında yerini almıştı. Ben görevimi yaptım. Senin de haberin olsun istedim başgan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder