
İkinci kitapta ise Kamil Bey'in uyanışı, Tolstoy'un deyişiyle Dirilişi cezaevinde devam ediyor. Esasında bir kenara bıraksalar içini çeke çeke kendini okumaya, resme verip gün dolduracak Kamil Bey, insan gibi düşünüp sırtlan gibi saldıran bir grubun içine düşünce ister istemez başka bir mücadelenin içine düşüyor. Yıllar yılı "elit" bir yaşam süren paşa oğlu cezaevine düşünce hepimizin görmezden geldiği, itilen, kakılan ve bu yüzden itip kakmaktan başka yol bilmez hale gelen insanların arasında hayatta kalma mücadelesi veriyor. Belki kusurları, eksikleri vardır ama Kamil Bey "iyi" bir insan. İyi olduğu için ona yapılan, bana yapılıyormuş gibi hissetim hep.
Kemal Tahir'in akıcı kaleminden, dönemin argosunu dinlemek ayrı bir zevk. Bilinçli olarak okumak yerine dinlemek ifadesini kullandım. Çünkü elimizdeki metin o kadar akıcı ki karakterleri ete kemiğe bürüyüp gözümüzde canlandırmak işten bile değil. Zaman zaman kitap okumak yerine tiyatro izlemek hissi yaratan bir kitap Esir Şehrin Mahpusu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder