Basit bir şehir efsanesinden yola çıkıp bir korku halkası oluşturmuştu The Ring. Elde yeteri kadar korku malzemesi vardı çünkü: Siyah beyaz görüntüler içeren bir video kaset, yalnız bir kadın, tekinsiz bakışları olan bir çocuk ve insanların kabuslarına hakim olan koşma ama korku nesnesinden uzaklaşamama sendromunu besleyen yavaş adımlı ürkütücü Samara. Yönetmen Gor Verbinski, hikayeyi seyirciye tam olması gibi aktarmış, zaman zaman Se7en'in depresif atmosferine yaklaşan yağmurlu ve karanlık şehir havasını, aniden deliren atlar gibi nokta vuruşlarıyla süslemişti. İstenmeyen çocuk, çıldıran anne, unutmaya odaklı baba doğru bir karışımdı.Bir korku/gerilim filminin amacı seyirciyi ürkütmekse The Ring bunu başarmıştı.
Tabi bu bazı şeyleri tadında bırakmak gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. The Ring 2'de kahramanlarımız büyük bir felaket atlatan diğer tüm Holywood karakterleri gibi taşraya yerleşip unutmayı, unutulmayı tercih ediyorlar. Ama onları gayet iyi hatırlayan bir konukları var:Samara. Samara girdiği kuyudan çıkıp öldürmeye devam ediyor.
Birkaç güzel sahne içermesine rağmen (tavanda asılı duran su kütlesi gibi) oldukça vasat, cadı Samara'nın aslında annesini arayan masum bir çocuk oluşunu yeterince işleyip seyirciyi sevgi/nefret ikilemine sokamayan, ilk filmin mirasını yiyen bir devam filmi The Ring 2. Yönetmen koltuğunda Gor Verbinski yerine Hideo Nakata oturmasaydı işler farklı olur muydu bunu bilemeyeceğiz.
Edit: İmdb'de filmin künyesini incelerken yosun saçlı Samara'yı şu kızcağın (Daveigh Chase) oynadığını gördüm: Şeker kız değil mi?
Ama kardeşim, kin inanır senin The Ring'de oynadığına? Suratta bir sürü makyaj, ürkütücü olsun diye kurbağaya çevirmişler kızı. Şimdi bu kız ortamlarda dese o Ring'deki Samara bendim diye rencide ederler zavallımı, Bir Allahın kulu inanmaz. İki günde adı palavracıya çıkar. İşte böyle nankör meslek oyunculuk, iyi ki oyuncu olmamışım lan:(
Editto meditto: Gollum da öyle bak, adam orada hayatının oyununu çıkartıyor, yolda görsen tanımıyorsun. V for Vendetta... olmaz olsun böyle meslek
Tabi bu bazı şeyleri tadında bırakmak gerektiği gerçeğini değiştirmiyor. The Ring 2'de kahramanlarımız büyük bir felaket atlatan diğer tüm Holywood karakterleri gibi taşraya yerleşip unutmayı, unutulmayı tercih ediyorlar. Ama onları gayet iyi hatırlayan bir konukları var:Samara. Samara girdiği kuyudan çıkıp öldürmeye devam ediyor.
Birkaç güzel sahne içermesine rağmen (tavanda asılı duran su kütlesi gibi) oldukça vasat, cadı Samara'nın aslında annesini arayan masum bir çocuk oluşunu yeterince işleyip seyirciyi sevgi/nefret ikilemine sokamayan, ilk filmin mirasını yiyen bir devam filmi The Ring 2. Yönetmen koltuğunda Gor Verbinski yerine Hideo Nakata oturmasaydı işler farklı olur muydu bunu bilemeyeceğiz.
Edit: İmdb'de filmin künyesini incelerken yosun saçlı Samara'yı şu kızcağın (Daveigh Chase) oynadığını gördüm: Şeker kız değil mi?
Ama kardeşim, kin inanır senin The Ring'de oynadığına? Suratta bir sürü makyaj, ürkütücü olsun diye kurbağaya çevirmişler kızı. Şimdi bu kız ortamlarda dese o Ring'deki Samara bendim diye rencide ederler zavallımı, Bir Allahın kulu inanmaz. İki günde adı palavracıya çıkar. İşte böyle nankör meslek oyunculuk, iyi ki oyuncu olmamışım lan:(
Editto meditto: Gollum da öyle bak, adam orada hayatının oyununu çıkartıyor, yolda görsen tanımıyorsun. V for Vendetta... olmaz olsun böyle meslek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder