12 Mart 2010 Cuma

SESSİZLİK


Ne kadar doğru bir bilgidir, işin aslı var mıdır hiç bilmiyorum ama duyduğum Osmanlı Sarayı'nda "büyük sessizlik kanunu" diye bir uygulama varmış. Özetle padişahın yakınında yöresinde, gezdiği dolaştığı yerlerde kütüphane sessizliği, kütüphane sessizliği nedir ya, ölüm sessizliği sağlanırmış. Maksat padişahımız efendimiz, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi fani kulların patırtısıyla rahatsız olmasın.


Üç kıtaya hükmeden bir imparator olduğu için değil, Venedikli'sinden, Fransız'ına, Mısırlı'sından, Ukraynalı'sına muhtelif çap ve ebattaki cins-i latifeye bir parmak şıklatmak kadar yakın olduğu için değil, dünyanın en kudretli ordularından birine sahip olduğu için, sınırsız zenginlik için değil sadece ve sadece büyük sessizlik kanunu nedeniyle imreniyorum Osmanlı padişahlarına. Adamdaki komfora, dinçliğe, dinginliğe imrenmemek mümkün değil çünkü. Sen istemediğin sürece sinek vızıltısı dahi duymuyorsun. Bu, modern zamanlarda yaşayan bir insanın asla ulaşamayacağı bir ütopya. Öyle ya, uzaya bile çıksan muhtemelen kulaklığın içinden bıdı bıdı eden birileri olacaktır Houston'dan.


Bütün bunları az önce çay kaşığını bardağın içinden çıkartmadan çay içmekte ısrar eden iş arkadaşımın kafasına şuracıkta duran "demir delgeci vursam ne kadar ceza alırım" diye hesap ederken düşündüm. Şikayet ettiğim bu ve bunun gibi sesler esasında. Yani öyle korna sesiymiş, siren gürültüsüymüş, motor homurtusuymuş, çocuk zırıltıymış çok da umurumda değil. (Esasında umurumda ama aşırı dozdan duyarsızlaştım) Asıl şikayetçi olduğum Çin işkencesi kabilinden küçük sesler. Bu ara özellikle takıldığım çay fincanın içindeki kaşık, bir şeyler yazmak için çabalarken yükselen takır tukur klavye sesi ya da elli yaşından sonra bilgisayar kullanmayı öğrenen bir başka iş arkadaşının tuşlara basarken gösterdiği özenin sesi. Evet, özenin sesi, tek tek harfleri bir dedektör gibi tarayıp sonra önünden kaçırıyormuş gibi saldıran özenin sesi.


Aslında bir vursam önce bir feryat figan olur ama sonra kısa da sürse bir müddet huzur bulurum gibime geliyor. Havada ıslık çalarak ilerleyen demir bir delgeç ve arkasından gelen "çotaaaaaaa" efekti. Hiç fena olmaz sanki... Hımmm


Edit1 :En sevdiği hayal kahramanı Dexter Morgan olan adamdan ne bekliyorsun kardeşim?

Edit2:Evet, en sevdiğim reklam Şekerbank reklamı

Edit:3 Ama google görsellerinde sessizlik diye arattırma yapınca bilumum romantik arka planın peydah olması?



1 yorum:

pirizcinuri dedi ki...

ben arattım garı çıktı sessizlik diyince ilginç