17 Temmuz 2009 Cuma

MEMLEKET MESELESİ

Ne zaman ortamda takım tutma mevzu açılsa konu dönüp dolaşır memleket takımlarını ya da kişinin yaşadığı yerin takımını tutma meselesine gelip takılır. Memleket takımını tutmanın "gerekli" olduğu söyleyen kişiler, İstanbul'un büyüklerine "Bizans, oligarşi, üçüzler v.s. v.s." gibi çoğu aşağılayacağı, kimi kötüye kullanılan baskın güç anlamında isimler, lakaplar takarlar. Daha açık ifade etmek gerekirse herhangi bir Ankara takımının herhangi bir İstanbul takımıyla maçına giderseniz ve İstanbul takımını destekliyorsanız mutlaka maçın bir anında "Burası Ankara, bu ifneler yalaka" tezahüratı ile karşılaşırsınız. (Ankara Büyükşehir Belediyespor-İstanbul Büyükşehir Belediye Spor maçları bu tespitten bağımsızdır, onların maçlarında Issızlığın Ortasında çalıyor bangır bangır )
Peki, memleket itibariyle Aydınlı olup da Ankara'da yaşayan ben Fenerbahçe'yi desteklediğim için yalaka mıyım? Allah benim belamı verecek mi? Hey dostum, benim derdim ne ha?
Kişi, bir takımı şu veya bu sebepten tutabilir. Büyüklüğüne aşıktır. (Futbolda o bilinen önermenin tersine zaman zaman büyüklük işlevden etkili olabilir) Formasını sevmiştir. Oyuncularına hayrandır. Hergün medyada, spor haberlerinde yer alan büyük takımların başarı odaklı gizli vaatleri gözünü kamaştırmıştır. Ya da en güzeli canı öyle istemiştir.
Bunun karşısına ne konur peki? Ne konulabilir? Ben yerel takımları tutmanın propagandasını yapan arkadaşlarda sevgiden ziyade bir gereklilik vurgusu görüyorum. "Sevdiğin için değil, buralı olduğun için gel yanımıza, sevdiğin için değil buralı olduğun için gel yanımıza ki o öykündüğü büyükleri devirebilelim" En sık verilen örnek de mutlaka ama mutlaka Premier Leauge örneğidir. "Bak gördün mü Derbyshire Athletic takımını ne biçim taraftarı var. Adamlar kendi şehirlerinin takımını destekliyor, o yüzden o ufacık takım büyüklere kafa tutabiliyor."
Peki ben tek bir maçını bile izleme imkanından yoksun olduğum Aydınspor'u nasıl destekleyeyim misal? Benim adım Dietmar Hopp mu kardeşim? Öyle memleket takımı pir olsun, şan olsun diye akıtacak para mı var bende? Bir rüzgardı geldi geçti işte Aydınspor. Şimdi elektrik, su parasını ödemekten aciz. Peki bu noktada bana bir sorumluluk düşüyor mu?
Beni hainlikle suçlayacaklara inat; düşmüyor canım kardeşim. Ben sadece basit bir taraftarım ve futbol izlemek istiyorum. Güzel futbol bile değil heyecan istiyorum, o kadar. Kimseye karşı, herhangi bir yükümlülük üstlenmiş değilim. Kendimi futbolun o derece içinde görmüyorum, kendini futbolun o derece içinde görenlere de yönetici diyorum.
Tamam, Aydınspor'u destekleme de madem Ankara'da yaşıyorsun, bunun Ankaragücüsü var, Gençler'i var diyenler? Evet var. Açık konuşmak gerekirse Ankaragücü'nün pek çok maçına gittim ve o maçlar gerçekten heyecanlıydı. Ama can güvenliğimdem endişe etmediğim tek bir an bile olmadı. Girişte, çıkışta, devre arasında her an bir arıza çıkabilir gibi duruyor ve çıkıyor da. Devre arasında maraton tribünün kavga etmek maksatlı ikiye ayrılıp maç başladığında tekrar bir araya gelmesi tribün folklörüne özgü bir davranış biçimi olabilir ama ben korkuyorum kardeşim. Kafama durduk yere daş gelmesinden, bu yaştan sonra coplanmaktan, zaten pek güzel olmayan ağzımın yüzümün dağılmasından korkuyorum. "Ankaragücü taraftarı holigan değil, biz olay çıkarmıyoruz" argümanına bir diyeceğim yok. Ama ben de yalan söylemiyorum.
Peki Gençler? Ara ara Türkiye'nin en centilmen takımı, taraftarı geyiği, döner, yarışma benzeri organizasyonlar yapılır, gazetelerde yazılar yazılır ya da futbol yorumcuları şu takımın taraftarı şaane valla yorumları yapar. Bunların tamamı gereksizdir açık söyleyeyim. Türkiye'nin en centilmen taraftarı Gençlerbirliği taraftarıdır. Gençlerbirliği tribününden tek bir küfür duyamazsınız, kız arkadaşınızla, sevgilinizle, karınızla maça rahat rahat gidersiniz, polisten başka kimse sizi rahatsız etmez. Bu kadar övgüden sonra bir ama geleceğinin farkındasınız değil mi? Evet, ama Gençler taraftarı sayıca azdır ve bu kendine özgü taraftar grubu "Lüt-fen-a-ya-ğa-kal-kar-mı-sı-nız gibi bazı fantastik tezahürat girişimlerine sizi de sürüklemeye çalışır. Yani, tamam, ben tribün çocuğu olduğu mu iddia etmiyorum ama bu nedir allasen? İkisinin arasında bir orta yol yok mudur?
Böyle işte, ben şimdi hangi yerel takımı tutayım? "Gel benim takımları tut" diyecek olan zevzek; uza abicim, hadi naş.

4 yorum:

Beercholic dedi ki...

Nokta.

Blogspor dedi ki...

En başta insanın hür iradesi vardır abi,istediğini yapar.Adam ister Fenerbahçe'yi tutar,ister Galatasaray'ı tutar,ister Manchester United'ı tutar.Yani bence bu kimseyi bağlamaz,bağlamamalıda.Tribüne insanları nasıl çekeceğim sorusunu sormalı insan kendine,zorla güzellik olmaz.

Adsız dedi ki...

gökçekspor verelim abi //capello

Adsız dedi ki...

ben yurtdisinda Viyanada yasiyorum 20 yasindayim Sakaryaliyim. 18 yasima kadar Fenerbahceliydim. Artik Sakaryasporluyum cünkü benim Istanbulla hic bir alakam yok. benim fenerbahceyi tutmam sadece basarili olduklari icinmis, farkina vardim. Sakaryasporu tuttugum sene tff 2. lige düstü ve bu bendeki takim sevdasini dahada artdirdi. takimimin maclarini televizyonda izliyemiyorum bile yinede Forza Sakaryaspor