ne geçmiş tükendi ne yarınlar, hayat yeniler bizleri, geçse de yolumuz bozkırlardan, Denizlere çıkar sokaklar
27 Aralık 2011 Salı
26 Aralık 2011 Pazartesi
AYRANCI
Ankara'nın en eski ve yerleşik semtlerinden birisi olan Ayrancı, Vizontele filmindeki müteahhit Fikri sayesinde Türkiye çapında üne kavuştu.
"Yukarı Ayrancı? Aşağı Ayrancı? Hani ortada bir park var orası?" şeklinde devam eden sahne Ayrancı ismini duyan herkeste bir şartlı refleks etkisi uyandırıyor. Yani demem o ki sevgili kardeşim, muhatabın Ayrancı'da oturduğunu beyan ettiğinde az yukarıda özetlediğim espriyi yapmadan önce iki kez düşün. Zira muhatabın aynı espriyi devamla ve devamla duymaktan aşırı doza maruz kalmış ve arkasında sakladığı kürek ilen ağzına ağzına vurmaktan imtina etmeyecek bir sosyopat olabilir.
Böyle sapık sapuk yorumlar ile canım semti tanıtmaya girişmemek için söz vermiştim kendime ama yine tutamadım çenemi. Asıl Ayrancı gerçeği ne biliyor musunuz dostlar? Ayrancı, ilk insanın yaşadığı yer olabilir. Evet, olabilir. Akşam üstü iş çıkışlarında özel halk otobüsüne değil de belediye otobüslerine binerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Otobüsteki yaş ortalaması birden 76'ya fırlıyor. Bu kadar yaşlı insanın bir arada seyahat etmesi ancak bir huzurevinin Pamukkale'ye gezi düzenlemesi sırasında olabilir diye düşünmeyin. Böyle bir gerçek var ve bence ilk insan da onlardan biri. Ve en kötüsü hala yaşıyor olabilir.
İlk insan da olsa, son mohikan da olsa Allah uzun ömür versin. Peki bu insanlar neden özel halk otobüsüne değil de belediye otobüsüne biniyorlar? Çünkü özel halk otobüsü 2 lira, belediye otobüsü 1,75 lira. Dedem yaşında adamlara pinti demeye çalışmıyorum sevgili kardeşim. O kuşak tasarrufun kutsallığı ile büyümüş, savurganlığın hoş görülmediği bir dünyadan geliyor ve insanlar aldıkları terbiyeye uygun hareket ediyor.
Sosyolojik tespitimizi de yaptıktan sonra Ayrancı'nın bir evcil hayvan cenneti olduğunu söyleyerek sonraki turumuza geçelim. Kimi semtte kahvehane bol olur, kiminin bakkalı çakkalı eksik olmaz, buranın gözde işletmeleri pet shop/veterinerler. Hım, bu kadar yaşlı insan yalnız yaşıyor ve kendisine can yoldaşı arıyor olabilir mi acaba? Eğer öyle değilse yandınız sevgili pet shopçular. (Ülen gün gelecek, "pet shopçu" diye bir tanım yapacaksın deseler inanmazdım)
Bak şimdi bir aydınlanma yaşadım. Acaba semtte bu kadar çok park bahçe bulunması ile popülasyonun yaş aralığı ve evcil hayvan yoğunluğu arasında bir bağlantı var mıdır?
Herşey birbiriyle bağlantılı gibi gelmeye başladı. Sarmal bir dünyanın içinde kaybolurken yolumuz Truman Show'a çıktı len. Şuraya oturmuş masum masum Ayrancı yazarken bir anda Jim Carrey'e bağlamak da neyin nesi? İmdaaaaat
"Yukarı Ayrancı? Aşağı Ayrancı? Hani ortada bir park var orası?" şeklinde devam eden sahne Ayrancı ismini duyan herkeste bir şartlı refleks etkisi uyandırıyor. Yani demem o ki sevgili kardeşim, muhatabın Ayrancı'da oturduğunu beyan ettiğinde az yukarıda özetlediğim espriyi yapmadan önce iki kez düşün. Zira muhatabın aynı espriyi devamla ve devamla duymaktan aşırı doza maruz kalmış ve arkasında sakladığı kürek ilen ağzına ağzına vurmaktan imtina etmeyecek bir sosyopat olabilir.
Böyle sapık sapuk yorumlar ile canım semti tanıtmaya girişmemek için söz vermiştim kendime ama yine tutamadım çenemi. Asıl Ayrancı gerçeği ne biliyor musunuz dostlar? Ayrancı, ilk insanın yaşadığı yer olabilir. Evet, olabilir. Akşam üstü iş çıkışlarında özel halk otobüsüne değil de belediye otobüslerine binerseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. Otobüsteki yaş ortalaması birden 76'ya fırlıyor. Bu kadar yaşlı insanın bir arada seyahat etmesi ancak bir huzurevinin Pamukkale'ye gezi düzenlemesi sırasında olabilir diye düşünmeyin. Böyle bir gerçek var ve bence ilk insan da onlardan biri. Ve en kötüsü hala yaşıyor olabilir.
İlk insan da olsa, son mohikan da olsa Allah uzun ömür versin. Peki bu insanlar neden özel halk otobüsüne değil de belediye otobüsüne biniyorlar? Çünkü özel halk otobüsü 2 lira, belediye otobüsü 1,75 lira. Dedem yaşında adamlara pinti demeye çalışmıyorum sevgili kardeşim. O kuşak tasarrufun kutsallığı ile büyümüş, savurganlığın hoş görülmediği bir dünyadan geliyor ve insanlar aldıkları terbiyeye uygun hareket ediyor.
Sosyolojik tespitimizi de yaptıktan sonra Ayrancı'nın bir evcil hayvan cenneti olduğunu söyleyerek sonraki turumuza geçelim. Kimi semtte kahvehane bol olur, kiminin bakkalı çakkalı eksik olmaz, buranın gözde işletmeleri pet shop/veterinerler. Hım, bu kadar yaşlı insan yalnız yaşıyor ve kendisine can yoldaşı arıyor olabilir mi acaba? Eğer öyle değilse yandınız sevgili pet shopçular. (Ülen gün gelecek, "pet shopçu" diye bir tanım yapacaksın deseler inanmazdım)
Bak şimdi bir aydınlanma yaşadım. Acaba semtte bu kadar çok park bahçe bulunması ile popülasyonun yaş aralığı ve evcil hayvan yoğunluğu arasında bir bağlantı var mıdır?
Herşey birbiriyle bağlantılı gibi gelmeye başladı. Sarmal bir dünyanın içinde kaybolurken yolumuz Truman Show'a çıktı len. Şuraya oturmuş masum masum Ayrancı yazarken bir anda Jim Carrey'e bağlamak da neyin nesi? İmdaaaaat
20 Aralık 2011 Salı
YAZAMIYORUM
Yazamıyorum lan, baya bildiğin yazamıyorum, aklıma yazacak bişi gelmiyo, gelenleri de ben yazamıyorum, iki film izliyorum yazayım diyorum, olmuyor. "yazarken orhan pamuk muydun lan at kestanesi" diyen sivilceli, senin ağzını kırarım. orhan pamuk değildim ama okumam yazmam vardı yarabbim bin şükür. şimdi yazamıyorum. şarkı, türkü dinleyin bi müddet:
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)