Politik gerilim filmleri başka tarz filmlerde olmayan bir heyecan vaadediyor bana. O filmlerin kendine has keskinliğini, sertliğini, zaman zaman acımasızlığını çok özgün ve gerçekçi buluyorum. Oldukça sakin akan bir manzaranın kısa süre sonra bambaşka bir boyuta geçeceğini bilmek kendimi alamadığım bir girdap yaratıyor.
Amen, politik gerilim filmlerinin çok başarılı örneklerinden biri. Filmi henüz izlemeyenler için tadını kaçırmak pahasına bir iki örnek vermek istiyorum. İlk sahnede bir adam gayet sakin bir şekilde büyük bir binaya girer. Sağa sola selam vererek ilerler. Büyük toplantı salonuna geldiğinde önce slogan atar, sonra kendini cebinde taşıdığı tabanca ile kalbinden vurur. Bu adam Yahudilere uygulanan soykırıma dikkat çekmek isteyen bir eylemcidir aslında. Ama olaylar o kadar kendiliğinden gelişir ki adamın aniden çekip kendini vurması suya atılan bir taş gibi etkisini gösterir.
İkinci sahnede askeri bir bando marşlar çalarak sokaklarda ilerler. Dönem savaş zamanıdır ve Alman ordularının zaferleri halkı gururlandırmaktadır. Toplanan kalabalık bandoya alkışlarla eşlik eder. Ahalide genel bir mutluluk hali söz konusudur. Sanki uzun, sert geçen bir kışın ardından güneş yüzünü göztermiş gibi tebessümler birbirini izler. Bando yavaşça uzaklaşır. Kamera, kaldıkları hastanenin duvarına tünemiş mutlu yüzlere odaklanır. Bir sonraki sahnede onları, bir heyetin önünde buluruz. Aralarından bazıları hala gülümsemektedir. Aralarından bazıları seçilir. Arabalara bindirilip bir yerlere götürülürler. Soyunurlar, ellerine havlu ve sabun tutuşturulur. Onları bir daha görmeyiz. Çünkü onlar, zeka özürlerinden dolayı Naziler tarafından "elimine" edilen insanlardır.
Filmi böyle sahne sahne didiklemek istemezdim. Ama derdimi anlatabildim mi? İşte bu gerilimi seviyorum.
Kurt Gerstein, bir SS subayıdır. Geri hizmette bulunan Gerstein daha çok askerlerin toplu olarak bulundukları yerlerin ve su kaynaklarının dezenfektasyonu ile ilgili çalışmaktadır. Ama Naziler, onun uzmanlığından başka alanlarda faydalanmak ister ve Gerstein görmemesi gerekeni görür. Bundan sonrası Gerstein'in insanlık adına mücadelesinden ibaret.
Yönetmen Costa Gavras, Yahudi soykırımı filmlerinde pek bulunmayan bir tarzı seçip hikayeyi şiddetten arındırmış. Yahudilerin başına ne geldiğini biliyor ama görmüyorsunuz. Ama şu soruya cevap vermek lazım. Vahşetin kendisi mi daha tüyler ürpertici yoksa vahşete kayıtsız kalınması mı?
Amen, politik gerilim filmlerinin çok başarılı örneklerinden biri. Filmi henüz izlemeyenler için tadını kaçırmak pahasına bir iki örnek vermek istiyorum. İlk sahnede bir adam gayet sakin bir şekilde büyük bir binaya girer. Sağa sola selam vererek ilerler. Büyük toplantı salonuna geldiğinde önce slogan atar, sonra kendini cebinde taşıdığı tabanca ile kalbinden vurur. Bu adam Yahudilere uygulanan soykırıma dikkat çekmek isteyen bir eylemcidir aslında. Ama olaylar o kadar kendiliğinden gelişir ki adamın aniden çekip kendini vurması suya atılan bir taş gibi etkisini gösterir.
İkinci sahnede askeri bir bando marşlar çalarak sokaklarda ilerler. Dönem savaş zamanıdır ve Alman ordularının zaferleri halkı gururlandırmaktadır. Toplanan kalabalık bandoya alkışlarla eşlik eder. Ahalide genel bir mutluluk hali söz konusudur. Sanki uzun, sert geçen bir kışın ardından güneş yüzünü göztermiş gibi tebessümler birbirini izler. Bando yavaşça uzaklaşır. Kamera, kaldıkları hastanenin duvarına tünemiş mutlu yüzlere odaklanır. Bir sonraki sahnede onları, bir heyetin önünde buluruz. Aralarından bazıları hala gülümsemektedir. Aralarından bazıları seçilir. Arabalara bindirilip bir yerlere götürülürler. Soyunurlar, ellerine havlu ve sabun tutuşturulur. Onları bir daha görmeyiz. Çünkü onlar, zeka özürlerinden dolayı Naziler tarafından "elimine" edilen insanlardır.
Filmi böyle sahne sahne didiklemek istemezdim. Ama derdimi anlatabildim mi? İşte bu gerilimi seviyorum.
Kurt Gerstein, bir SS subayıdır. Geri hizmette bulunan Gerstein daha çok askerlerin toplu olarak bulundukları yerlerin ve su kaynaklarının dezenfektasyonu ile ilgili çalışmaktadır. Ama Naziler, onun uzmanlığından başka alanlarda faydalanmak ister ve Gerstein görmemesi gerekeni görür. Bundan sonrası Gerstein'in insanlık adına mücadelesinden ibaret.
Yönetmen Costa Gavras, Yahudi soykırımı filmlerinde pek bulunmayan bir tarzı seçip hikayeyi şiddetten arındırmış. Yahudilerin başına ne geldiğini biliyor ama görmüyorsunuz. Ama şu soruya cevap vermek lazım. Vahşetin kendisi mi daha tüyler ürpertici yoksa vahşete kayıtsız kalınması mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder