Gazetelerin günlük tirajlarına bakıldığında her eve girebilmekte mahir olmakla övünen Hürriyet'i, aklın Pazar günleri tatil yapmayacağını vurgulayarak entelim bugün, dantelim bugün şarkısını söyleyen Radikal'i ya da ne bileyim kimlerin, hangi vesileyle kaydettiğini merak ettiğim ses kasetleriyle (Harbiden kasete mi kaydediyonuz lan, bu devirde!!!) gündemi değiştiren Taraf'ın değil Posta Gazetesi'nin açık ara birinci olduğunu görebiliyoruz.
--------PEŞİNEN EDİT------
Aslında görmüyoruz, Zaman Gazetesi birinç görünüyor. Ama onların değişik bir abonelik sistemleri var. Misal öğrenciyken kaldığım yurt odasının kapısının altından her sabah bir adet Zaman Gazetesi atılırdı. Ama aramızdan hiçbirimiz abone değildik.
--------PEŞİNEN EDİT SONA ERMİŞTİR.
Posta'nın en çok satan gazete olmasında cümleleri benim gibi bitmek bilmeyen adamların bu sevimli gazetede yazmıyor olmasının payı büyüktür eminim. Ondan sonra süper bir bulmaca ekleri var, insan içi bayılana kadar bulmaca çözebilir Çengeli, karesi, harf karalamacası, efendime söyleyeyim boşluk doldurması falan harika. Sonracığıma gazetenin ağır topu Haydar Dümen memleketteki tüm kızlığım bozulur mu, benimkinin boyu yeterli mi sorularını delirmeden cevaplıyor her gün. (Bir bu acıbağ kızlığım bozulmuş mudur, bir de acıbağ orucum bozulmuş mudur soruları gençliğimi yedi şerefsizim, bu adamlar sabır taşı olmalılar ki çatlamadılar)
Akabinde sosyete sayfası var, bizim gibi aç köpekler sosyetik güzellerin baldırına bacağına baksın, armudun iyisini ayılar yer hacı diye birbirini dürtüklesin maksadıyla düzenlenmiş bol resimli, şatafattan kırılan .... Ama bunların hiçbiri Posta'nın en çok okunan gazete olmasının nedeni değil. Posta'nın gizli silahı derinliklerinde gizli;Amatör şairler köşesi, şiirini yazıyorsun, fotoğrafını ekliyorsun, gönderiyorsun Posta'ya, yayınlıyorlar.
Bundan daha interaktif, bundan daha halkın ilgisini üzerine çekebilecek bir konu bilmiyorum şahsen. Bir kere memleketin yarısı aşk acısı çekiyor. Herkesin illa ki ulaşamadığı bir kızıl elması var. Komşunun kızı, dairedeki mesai arkadaşı, yazlıktaki sarışın, okuldaki esmer, en son 1967'de İzmir'de bir düğünde gördüğü güzel danseden hatun. Var yani hepimizin bir sevdiği, seviyoruz aşığız ulan.
Her ne kadar dışarıya yansıtmasak da hepimizin içinde hassas bir öküzcük var aşkını hatırladıkça hislenen. İşte abilerim, ablalarım, için için yanan, maziyi hatırladıkça hislenen insanlar, insanımız (İçimdeki Tayfun Talipoğlu aşkı bambaşka) şiir yazıyor. Şiir yazıyor ve Posta'ya gönderiyor.
Buraya kadar her şey normal, ama benim babamın resmini Posta Gazetesi'nde amatör şairler köşesinde görmem normal mi sayın abim? Gazeteye bakıyorum, aa, o ne, peder bey genel müdür gibi giyinmiş, yanında da şiiri gazetelerde boy gösteriyor. Ama ben anlamalıydım, babamdaki bu potansiyeli görmeliydim. Bu adam (Adam deme babaya) daha önce Aydın Kütüphanesi tarafından Yılın En Düzenli Okuru seçilmişti. Bu kadar çok okuyan adam elbet sonunda üretime geçecekti.
Emeklilik zor iş sayın abim
2 yorum:
Nasıl yani? Anlamadım şimdi ben; peder bey hakikaten şiir yazmış mı Posta gazetesine, yazmamış mı?
yazmış abi, üşenmezsem yazdığı şiiri de yayınlayacağım
Yorum Gönder