Oldum olası korkak bir tiptim . Başıma bir iş gelmemesi için öyle bilmediğim konulara burnumu sokmaz, tanımadığım insanlarla fazla muhatap olmam. Devletten çekinir, askerden ürker, polisten köşe bucak kaçarım. Herhangi bir devlet dairesine girsem içime hep bir şeyleri yanlış yaptığım korkusu gelir yerleşir; yeterince saygılı mıyım mesela, kıyafetim bu binaya girmeye müsait mi, 657'ye tabi koskaca devlet memuru ile konuşurken sesimi iyi ayarlayabilecek miyim?
Evet kardeşimlerim, korkuyorum. Ama korkuyorsam bir sebebi var:Bu devletin sahipleri var çünkü. Kimin tehlikeli, kimin it, kimin serseri, kimin hain, kimin devletsever (vatansever değil kesinlikle devletsever) olduğuna bir bakışta karar verenler var. Misal 12 yaşında bir "çocuksun" Bu senin terörist olmana engel teşkil etmez. Terörüstin büyüğü küçüğü olmaz. Terörist teröristtir ve öyle kanundu, kitaptı, boş işler bunlar : 21 Kasım 2004'te Ahmet Kaymaz ve oğlu 12 yaşındaki Uğur Kaymaz evlerinin önünde polis tarafından açılan ateş sonunda öldüler. Uğur'un ellerinden 4, sırtından 9 mermi çıktı. Silahlar 50 cm'den yakın mesafeden ateşlenmişti.
Adli Tıp raporuna göre Uğur silah tutacak yaşta değildi, olay yerinde herhangi bir çatışma izine rastlanmamıştı. Dolayısıyla polislerin yaptığı meşru müdafaa savunması akla uygun değildi.
Ama kardeşlerim, devletimizin sahipleri vardı. Polislerin yargılandığı mahkeme tüm aleyhe delillere rağmen polisleri beraat ettirdi. İki kişinin (bunlardan biri 12 yaşında bir çocuk) ölümü meşru müdafaa kapsamında gerçekleşmişti. Devletimizin sahipleri vardı, Yargıtay beraat kararını onamakta gecikmedi.
Şimdi söyleyin bana, bu devletten korkulmaz da ne yapılır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder