Her şey Eryaman'daki öğrenci evinin balkonuna yayılmış kilimlerin üzerinde King oynarken başladı. Her Şeyden Sıkılan Adam soruverdi aniden: "Biz bu işi niye kendimiz yapmıyoruz?"
Önce kısa bir sessizlik oldu. Sonra "sahi lan" dedi Girişimci Ruh. "Bok gibi para var bu işte ne diye başkasını zengin edelim?" Memur Çocuğu sıkıntıyla boğazını temizledi. Rıfkıyı yememek için sakladığı son kupasını atarken "çok para lazım olm, hem nerede yapacağız, yer parası lazım, malzeme parası lazım, otel lazım" diye ilk anda aklına gelen tüm olumsuzlukları saydı bir bir. İçindeki memur görünümlü nazlı masal kuşu ürkmüştü bir kez. Olmazdı bu iş, ıhh, olmamalıydı, para yoktu bi kere, nasıl olacaktı, yok olmazdı. Zaten elde kendisine geçmişti.
"Ne var olm" diye yanıtladı onun tüm sorularını Her Şeyden Sıkılan Adam. "Benim dedemin Foça'da evi var, onun önünde açarız standı, evde de kalırız, teyzemlerde de yemek yeriz, bi tek sigara parasıyla alkol için para gerekli, ama içki içtiğimiz çaktırmamamız lazım, yoksa dedem hepimizi kapının önüne koyar"
Bedava ev, bedava stand açacak mekan, Foça, deniz, kızlar lafını duyan Macera Dolu Amerika balıklama atladı bu fikrin üstüne. Esasında deniz ve kızlar lafını duymamıştı ama zihninde parçaları birleştirecek kadar zengin bir hayal gücü vardı. "Tamamdır bu iş, ne güzel olm, otel parası vermeyiz, yemekleri de idare ederiz bir şekilde, mesela önümüz yaz değil mi, karpuz-peynir-ekmek idare ederiz işte negzel" diyerek hararetli bir şekilde destekledi Her Şeyden Sıkılan Adamı.
"Üç ay karpuz mu yiyeceğiz lan dallama" diyecek oldu Memur Çocuğu. "Yok lan, arada bir Rıfkı da yeriz, hep sen mi yiyeceksin zati" diye ağzına tıkadı lafı Girşimci Ruh. Bu bayat espriye Türk filmlerindeki kötü adamlar gibi anıra anıra güldüler hep beraber. Bir tek Memur Çocuğu gülmüyordu. Bir sigara iliştirmişti öfkeyle büzdüğü dudaklarına. King'te kaybetmeyi hiç sevmez, King'te kaybedince kendisiyle dalga geçilmesinden nefret ederdi. Aslında şu an geçen yaz Akçay'da bir gümüş tezgahında Girişimci Ruh ve Macera Dolu Amerika ile birlikte çalıştıklarını, bu sayede para kazandıklarını ve şahane bir ortamları (şahane ortam derken:deniz, kum, güneş, kızlar) olduğunu sabahtan beri ballandıra ballandıra anlattıkları için eşekler gibi pişmandı.
Hep bu Macera Dolu Amerika'nın suçuydu. İbne, sabahtan beri bıdır bıdır, bi türlü susmamıştı. Yok bi sürü kızla tanışmışmış, yok yedikleri önündeymiş yemedikleri arkasındaymış, hayvan herif bunu yemekler için değil kızlar için söylüyordu bir de. Son kozunu oynamaya karar verdi. Şöyle arkasına yaslanıp, sigarasını hınçla söndürdükten sonra sordu: "Peki, malzemeyi hangi parayla almayı düşünüyorsunuz karpuz güzelleri?"
Sanki o bunu sormamış gibi şarladı Her Şeyden Sıkılan Adam: "Sen niye bu kadar karşısın olm bu olaya?" Bilmiyordu ki Memur Çocuğu, sadece örümcek hisleri tehlike sinyali vermişti. Bir an duraladı. "Hiiiç, niye karşı olayım, sadece para işini nasıl kıvıracağız diye merak ettim" diyerek hevesli görünmeye çalıştı.
O anda atalarına ihanet ettiği hissine kapıldı. "Nasıl bir girdaba sürükleniyorum yarabbi, ne olacak bu işin sonu?" Başına geleceklerden habersizdi oysa, ama yüzyılların mirası ona yol gösteriyordu.
Bir müddet sessiz kalan Girişimci Ruh bombayı patlattı sonunda:" Ulan hepimiz öğrenim kredisi almıyor muyuz, onları birleştiririz, biraz da sağdan soldan borç aldık mı, sonrasında tezgah kendisini çevirir zaten" Evet, evet diye destek sesleri yükseldi balkondan benim teyzem verir, ben abimden alırım filan derken mecburi ev arkadaşları Sevimsiz Pinti devreye girdi: "Olm, beni de dahil ederseniz para sorununuz kalmaz" dedi Kayserili iş adamı Nöri Gantar edasıyla. Sanki az önce bir açık artırmaya girmiş, herkes 5,10, 12,5 diye artırırken arkalardan bir yerden 100 ulan diye hönkürmüş gibi kendine güvenliydi.
"Şimdi yan bastık" dedi Memur Çocuğu sessizce. Artık kaçış kalmamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder