22 Mayıs 2013 Çarşamba

NAZIM HİKMET

Hani böyle böbürlenmeyi seviyoruz ya, "lider ülkeyiz", bi taneyiz, taşı sıksak suyunu çıkartırız, şimdi yola çıksak 2 saate Şam'dayız, Yunanistan mı?, bi vursam yarısı boşa gider falan filan diye, geç bunları canım kardeşim, bak övüneceksen şu şiirlerle övün, böyle bir şairin senin dilinde sanat icra etmesiyle gururlan. Gerisi boş, gerisi hikaye
 
GİDERAYAK

Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
 

Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
 

Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
 

Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
 

Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
 

Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
 

Sevdalara doyulamadı.
 

Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak



HASRET 
 
Yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekler beni
                  bir şehirde bir kadın.

Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
                      yol yüz yıllık.

Yüz yıldır alacakaranlıkta
                  koşuyorum ardından.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

SİBİRYA BERBERİ


Böyle küçük esnaf çağrışımlı  filmler var. En meşhurları düşman kardeşler Sevilla ve Sibirya Berberleri. Panama Terzisi var bir de örneğin. Küçük esnafın Perihan Abla, Süper Baba gibi mahalle dizilerinde esas oğlana kirvelik yapmaktan çıktığı, KOBİ gibi şahlandığı bu filmlerden Sibirya Berberi'ni izleme şerefine nail olmuş bulunuyorum. (Yaşaaa, varolll sesleri, alkışlar)

Sibirya Berberi'nin yönetmeni, Nikita Mikhalkov, blogda daha önce bahsettiğim 12 Angry Men, filminin reprodüksiyonu "12" filminin de yönetmeni aynı zamanda. Adından da anlaşılacağı üzere kendisi fenal halde Rus.  Bir miktar da sağcıymış. "Sağcı Rus" diye bir şey olamaz gibi geliyor insana değil mi? Ama var işte. Zaten filmimiz de Çarlık Rusya'sı döneminde geçiyor ve alttan alttan çalan "eski güzel günler" şarkısını duymamak mümkün değil.

Neyse efendim, filmimiz bir aşk filmi. Rusya'ya Sibirya Berberi adını verdiği bir ağaç kesme makinesini önce imal edip sonra satmak için gelen bir Amerikalı yanında kızını da getirir. Niyetini kızının cazibesini kullanıp yetkililerin yardımı almaktır. Ama işler umduğu gibi gitmez, "kızı", genç bir askeri okul öğrencisine aşık olur ve olaylar gelişir.

180 dakikalık, upuzun bir fimden bahsediyoruz. Film, yukarıda bahsettiğim konu kadar kısıtlı değil kuşkusuz.Genç subay adayı Tolstoy'u ("ünlü yazarla akrabalığı yok") canlandıran Oleg Menshikov ve arkadaşlarının ufak yaramazlıkları, sevimli halleri filmin itici güçlerinden biri. Ama Amerikalı kızı canlandıran Julia Ormond'dan bahsetmeden olmaz. Herkese mavi boncuk dağıtma işini o kadar başarılı yapıyor ki işler tamamen karışıyor ve bizim Tolstoy'un hayatı bir daha eski haline dönmeyecek şekilde değişiyor.

Filmin başındaki Tolstoy ile sonundaki Tolstoy'un yüzüne yerleşen ifadenin hikayesi diyebiliriz bu film için.