24 Mart 2010 Çarşamba

KADINLARLA DOLU İŞ ORTAMI







Zaman zaman cehennemin yeryüzündeki yansımasıdır. Ben basit bir insanım, basit zevklerim, sığ bir düşünce yapım var, baştan kabul ediyorum. Hele bir erkek olarak kadın beyniyle karşılaştırıldığında yalnızca kendisine verilen komutları yerine getirebilen bir robottan hallice bir duruşum olduğunu söyleyebilirim. İş yaşamı açısından baktığımızda mottom "mesaimi mümkün olduğunca çalışarak doldurayım, eppeği alayım, evimin yolunu tutayımdır"


İster seksist deyin, ister ayrımcı, kadınlarla çalışmaya dayanamıyorum. Daha doğrusu birbirini çekemeyen kadınlarla çalışmaya tahammül edemiyorum. Sorun da bu zaten, günlerinin büyük bir çoğunluğunu birlikte geçirip de birbirine katlanabilen kadın var mı? Zannetmiyorum, varsa da gidip eteğine yüz sürmek boynumun borcudur.


Devamlı iki ateş arasında kalmak beni bitirdi dostlar. Her an ateş almaya hazır iki barut fıçısının arasında yaşamak ölesiye zor. Kopacak fırtınanın öncesindeki sessizlik korkudan öldürüyor beni. Misal, şahsın biri dosyası hakkında bilgi almak için telefon ediyor. Bu şahısla daha önce kadınlardan bir tanesi görüşmüş, hata kaza telefona diğer kadın çıkarsa vatandaşa bir azar bir fırça... Tek günahı telefonda önce diğeri ile görüşmüş olması. Ya da biri bir görüşme yaparken diğer katkı koymak amacıyla iki çift laf etsin, anında hakimiyet alanına erkek aslan girmiş sürü lideri gibi karşı saldırı başlıyor.

Ufak ufak çatışmalara, minik minik sürtüşmelere, en ufak konunun kaşların kalkmasına, tavırlara sinir sinmesine neden olmasına hiç girmiyorum. Am şu şahitlik yaktı bağrımı. Ne demiş atalarımız "paran çoksa kefil ol, işin yoksa şahit ol" (Bunu kesin benim atalarımdan biri demiştir)
Kaypak atalarımız durumu veciz bir sözle özetlemiş; Şahitlik tehlikelidir, şahit olunmamalıdır, şahit olanlar uyarılmalıdır. Ben hayatım boyunca bu ülkü uğruna savaştım, gözlerimi kapadım, vazifemi yaptım ama 80 metrekarelik ofiste nereye kaçayım, kimlere sığınayım:


1.kadın :Star bey x hanım şöyle şöyle dememiş miydi? Ben de öyle yaptım, şimdi şöyle oldu böyle oldu

Starbey:-(Yarı dinler, yarı dinlemez vaziyette) -Hımm demişti sanırım

2.kadın:Aaa olur mu Starbey, öyle mi demiştim, ben böyle demiştim, siz ikiniz bir olup benim ayağımı kaydırmaya çalışıyorsunuz.

Starbey: (Doğduğu güne lanet ederek) Ama ama, anneeeeaaaa


Bütün bunlar "işle" ilgili kısımlar. Bunun bir de kadın kimliğinin öne çıktığı anlarda patlak veren versiyonu var. Biri gider saçını yaptırır, çok yoğun bir makyajın arkasına saklanır öyle gelir işe. (Bu arada tüm zamanlarda babaanne gibi giyinen kadının bir anda full makyaj arz-ı endam etmesi hiç de öyle filmlerdeki vaayyyy efektini yaratmıyor bende. Bildiğin babaannenin makyaj yapmış hali canlanıyor gözümde, Umut Sarıkaya'nın ifade ettiği gibi: Fönn, çok fönnn, aşırı fönnnn)


Diğeri bunu savaş ilanı sayar, ertesi gün mini eteği çeker göndere öyle gelir. (Bütün gün düğün salonunda oturur gibi oturuyoruz bazen ofiste, patron içerden şimdi de görümceleri sahneye bekliyoruz diye girecek umuduyla bekliyorum, demiyor)
Bu kadar feminen bir ortam tek bildiği futbol, seks ve arabalar hakkında atıp tutmak olan bendeniz için fazla, heyhat eppek parası, katlanıyorum. Beni bu güzel havalar değil ama kadınlar arası ismi konmamış savaşlar mahvetti.

13 Mart 2010 Cumartesi

ORTAKAFAGOL

Efendim, canımız cananımız Ortafagol sitemiz yayın hayatına biçim değiştirerek son veriyor. Bundan böyle Ortafakafagol diye bir site olmayacak, ama artık bu isimde bir blogumuz var. Sitemizin patronu İlker, değişen internet aleminin koşullarına ayak uydurabilmek için bu yolu buldu ve artık daha enerjik , daha katılımcı "eee nasıl diyolar" daha interaktif bir bir formumuz var. Herkesi bekleriz :))

12 Mart 2010 Cuma

SESSİZLİK


Ne kadar doğru bir bilgidir, işin aslı var mıdır hiç bilmiyorum ama duyduğum Osmanlı Sarayı'nda "büyük sessizlik kanunu" diye bir uygulama varmış. Özetle padişahın yakınında yöresinde, gezdiği dolaştığı yerlerde kütüphane sessizliği, kütüphane sessizliği nedir ya, ölüm sessizliği sağlanırmış. Maksat padişahımız efendimiz, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi fani kulların patırtısıyla rahatsız olmasın.


Üç kıtaya hükmeden bir imparator olduğu için değil, Venedikli'sinden, Fransız'ına, Mısırlı'sından, Ukraynalı'sına muhtelif çap ve ebattaki cins-i latifeye bir parmak şıklatmak kadar yakın olduğu için değil, dünyanın en kudretli ordularından birine sahip olduğu için, sınırsız zenginlik için değil sadece ve sadece büyük sessizlik kanunu nedeniyle imreniyorum Osmanlı padişahlarına. Adamdaki komfora, dinçliğe, dinginliğe imrenmemek mümkün değil çünkü. Sen istemediğin sürece sinek vızıltısı dahi duymuyorsun. Bu, modern zamanlarda yaşayan bir insanın asla ulaşamayacağı bir ütopya. Öyle ya, uzaya bile çıksan muhtemelen kulaklığın içinden bıdı bıdı eden birileri olacaktır Houston'dan.


Bütün bunları az önce çay kaşığını bardağın içinden çıkartmadan çay içmekte ısrar eden iş arkadaşımın kafasına şuracıkta duran "demir delgeci vursam ne kadar ceza alırım" diye hesap ederken düşündüm. Şikayet ettiğim bu ve bunun gibi sesler esasında. Yani öyle korna sesiymiş, siren gürültüsüymüş, motor homurtusuymuş, çocuk zırıltıymış çok da umurumda değil. (Esasında umurumda ama aşırı dozdan duyarsızlaştım) Asıl şikayetçi olduğum Çin işkencesi kabilinden küçük sesler. Bu ara özellikle takıldığım çay fincanın içindeki kaşık, bir şeyler yazmak için çabalarken yükselen takır tukur klavye sesi ya da elli yaşından sonra bilgisayar kullanmayı öğrenen bir başka iş arkadaşının tuşlara basarken gösterdiği özenin sesi. Evet, özenin sesi, tek tek harfleri bir dedektör gibi tarayıp sonra önünden kaçırıyormuş gibi saldıran özenin sesi.


Aslında bir vursam önce bir feryat figan olur ama sonra kısa da sürse bir müddet huzur bulurum gibime geliyor. Havada ıslık çalarak ilerleyen demir bir delgeç ve arkasından gelen "çotaaaaaaa" efekti. Hiç fena olmaz sanki... Hımmm


Edit1 :En sevdiği hayal kahramanı Dexter Morgan olan adamdan ne bekliyorsun kardeşim?

Edit2:Evet, en sevdiğim reklam Şekerbank reklamı

Edit:3 Ama google görsellerinde sessizlik diye arattırma yapınca bilumum romantik arka planın peydah olması?